Biletinizle havaalanında uçağa biniş sırasına geçerken sizi 3 gruba ayırıyorlar. A grubu, EasyJet kartı olanlar veya business class ödeme yaptığını tahmin ettiğim 10-12 kişilik bir grup oluyor. (evet oturum planında sanırım business gibi bir alan yok ama ona benzer bir sınıflandırma da olabilir). Zaten bizi A grubu çok da ilgilendirmiyor zira ne EasyJet kartımız var ne de business seviyesinde bir biletimiz. Önce A grubunu uçağa alıyorlar. Bir miktar beklemenin ardından sıra B grubuna geliyor. B grubu, İnternet üzerinden check-in yapan kişilerin grubu. Yaklaşık 20 kişilik bir topluluk ve biz de buradayız. C grubuna kalanların ise vay haline! Ne yaparsanız yapın, EasyJet'ten bilet alırsanız, ya A olun (nasıl olacağını bilmiyorum :)) ya da İnternet'ten Check-in işleminizi gerçekleştirin. Geriye kalanlar da tahmin edebileceğiniz gibi (yaklaşık 100-120 kişi) C grubu. B grubunu uçağa almaya başladıklarında zaten sıcaktan gerilmiş olan sinirler, insanlar terminalden çıkış kapısının 3 metre ötesindeki yan kapıya yönlendirildiğinde kopma noktasına geldi. İşte tam o anda, biraz önce bahsettiğim amca sahneye çıktı. Görevli kıza Avrupa Yakası'ndaki Burhan sesiyle "sen gerizekalı mısınnnnnnn?" diye bağırdı. Kız önce bozuldu, sinirlendi, ardından da "bu adamı uçağa almayın arkadaşlar, otobüse de almayın" diye bağırmaya başladı. Adam gayet pişkin bir şekilde "sen kimsin de beni uçağa almayacaksın" diyerek önce servis otobüsüne bindi ardından da uçağa. Anlayacağınız tam bir kör dövüşü hakim. Uçağa ise bindikten sonra elinizi çabuk tutmanız lazım zira yerler numaralı değil! Erken gelen kapar modeli yaygın. Zaten oldukça yorgun olduğumuzdan hemen uyumuşuz. Uçak, Basel'e indikten sonra otobüsle tren garına geçtik. Burada Atilla ile buluşup kısa bir kahvaltı sonrası Viyana trenine bindik ve yaklaşık 1,5-2 saat sonra Cenevre'ye ulaştık.
Telefonu:+41 (22) 7349476. Deniz mahsullü makarnayı şiddetle tavsiye ediyorum. Lokantanın bir diğer ilginç özelliği de dünyanın çeşitli ülkelerinden gelenlerin dükkanın sahibine hediye ettikleri banknotlar Bunları bir duvarda sergiliyor. Hiç bu kadar farklı parayı birarada görmemiştim ne yalan söyleyeyim.
Yemek sonrası eşyalarımızı Başaklara bırakıp Fırat'ın İsviçrede yaşayan başka bir danışman arkadaşına uğrayıp stadın yolunu tuttuk. Stada yaklaştıkça kalabalık artıyordu. Kalabalığın asıl sebebi ise sınırlı sayıda kapıda üst seviyedeki güvenlik önlemleriydi. İçeriye girerken profesyonel fotoğraf makinelerinin alınmadığı söylentisi beni de endişeye sevketti. Riski azaltmak için teleobjektifimi kutusuyla beraber Arkın'a verdim. Bereket beni de onu da üstünkörü aramaları, oldukça makbule geçti. Bu sayede, diğer yarı sahada olanları da rahatlıkla fotoğraflayabilecektim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder