18 Ağustos sabahı Atatürk Havalimanı'ndan yaklaşık 3 hafta sürecek olan yolculuğuma başladım. Bir yandan yalnız başına ilk kez bu kadar uzun bir tatile çıkmanın verdiği heyecan, bir yanda hastanede yatan anneannem için duyduğum kaygı. Karmaşık duygular içindeki ben, öğle vakti Paris'e vardım. Sırtımdaki 22 kg'lık çantanın verdiği ağırlık beni ne kadar terletse de yürümekten vazgeçmeyip birkaç metro aktarması ve 20-25 dakikalık yürüyüş sonrası kalacağım hostele ulaştım. Hostelin adı "Auberge De Jeunesse - Leo Lagrange". Sonradan çok da memnun kalmayacağım "Hostelling International" organizasyonunun bir üyesi. Odaya girmem kayıt işlemlerini müteakip 15 dakika kadar sürdü.
Odaya girdiğimde üzerinde çantalar olan bir ranza ve bir de yatak vardı. Girişteki bir adet lavabo ve gömme dolap ise diğer ayrıntılardı diyebilirim. Ortak banyo maalesef kullanılabilir gibi değil. Sırtçantamı, usulca boş olan yatağa şifreli kilidimle (çelik tel ve şifreli mekanizmaya sahip, kayak takımları için satılan bir kilit, kullanımı kolay, yola çıkmadan muhakkak edinilmeli) bağlayıp Fransız arkadaşım Sarah ile buluşma yerimiz olan Gare du Nord'a doğru yola koyuldum. Bu noktada kısa bir ayrıntı vereyim. Paris'e gelmemin esas amacı 2000 yılındaki Antalya Forumu'ndan beri görmediğim Maillet kardeşleri görmekti. Aradan geçen 7 yılda, ne kadar bağlantıyı koparmamaya çalışsak da araya mesafe ve zaman girince ilişkiler ister istemez köreliyor. Neyse, saat 16 sularında Sarah ile buluştuk, ardından ablası Marie bize katıldı. Önce Barcelona tren biletimi satın almak için istasyona gittik çünkü İnternet üzerinden rezervasyon yaptırmak mümkün değilmiş. Gara gidince öğrendik ki 2. sınıf tren o saatte yok, 1. sınıf trende ise kısıtlı sayıda yer var. Seyahatimin başında olmam sebebiyle vakit kaybetme konusunda ihtiyatlı davranma niyetindeyim ama nereden bileyim Interrail'in ruhunda hiçbir programa sadık kalınmaması gerekliliğini. İlerleyen günler bunu bana öğretti ama kolay olmadı benimsemek.
Paraya kıyıp aradaki farkı ödeyerek 1. sınıf bileti aldıktan sonra güzel bir akşam yemeği ve kahve sonrası vedalaşma merasimi. Lille'de yaşayan Sarah'nın ertesi gün hastanede nöbeti vardı ama yine de sabah haberleşmek üzere ayrıldık. Ayarlayabilirsem öğlene kadar görüşebiliriz dedi. Gece hostele döndüğümde odada 2 kişi horlayarak uyuyordu. Işığı yakmamla beraber adamların uyanması bir oldu. Bir Japon, bir Mısırlı ile ayaküstü tanışıp yataklarımıza çekildik. Çok yorulmuştum. Görünen o ki bu çantayla çok işim var!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder